30’undan sonra yüksek lisans yapmak başlıklı yazımda ilk döneme dair düşüncelerimi paylaşmıştım. Şimdi 2. dönemdeyim ve artık bir şekilde tamamlayarak mezun olacağımı sezinleyebiliyorum. Ne işine yarayacak? Neden yapıyorsun? Nerede kullanılacak? Hatta eşimin ifadesiyle artık kendine değil çocuklarına yatırım yap! laflarına hiç değinmek istemiyorum çünkü bir şekilde konuyu mimarlığı düşünmek, mimarlık düşlemek odağına sertçe saplamak istiyorum.
Kütüphanem her zaman oldu. Ama popüler kitaplara yönelik bir uzak duruşa sahiptim. Yaklaşık 2 haftalık süreçten beridir güzel bir mimarlık kütüphanesi oluşturarak okuma konusunda hedefler koymaksızın üstelik notlar da tutarak mesleki okumalar yapmaya başladım. Janus yayınlarının son dönemde atağa kalkması ile kütüphanem inanılmaz zenginleşti. Ben roman okumayı sevmiyorum. Yerine, mesleki kitapların, felsefi konuların ağırlıkta olduğu bir koleksiyon edinmeye karar verdim. Müthiş bir hevesle alıp sonra köşesinde öylece duran kitaplarım bu dönem ödevlerin kaynakça ve atıflarda dipnot olarak kullanılmasıyla bir işe yaradığını gösterebildi.
Entelektüel gelişim, farklı görüşlere ve açılara sahip kült kişi – eserlerin ulaşılabilir olmasıyla beraber yaptığım okumaların ne kadar faydalı olduğuna şahitlik ettim. Bu düsturla gittiğimde keyifli manevi hazların daimi olacağını umuyorum.
Derslerin 2. dönemle birlikte daha çok derin bir entelektüel sohbet havasında geçmesi, etkileşimin ön planda olduğu, kendini ifade etmenin verdiği rahatlıkla birleştiğinde güzel duygular hissettirdiğini söylemek isterim.
Motamot belirli bir strüktür çerçevesinde ilerleyen, kendini tekrar eden sayısallaştırılmış ve artık bence geçerliliğini yitirmeye yüz tutmuş yaklaşımları çevirip çevirip okumanın, 50 sene önceden kalan yöntem ve metotlarla ilerlemenin faydalı olmayacağını en azından yüksek öğretim için bir kez daha görmüş olduk.
Dijital ortam ve mimarlık ilişkisi, modernizm sonrası mekan kuramları, mimarlık tarihi ve kuramı II, 20.Yy mimarlığı, Tarihi yapıları araştırma yöntemleri gibi derslerimiz var. Lisans eğitiminden 10 yıl kadar sonraya sarkan bir akademik boşluğun doldurulmasında görüyorum ki müfredatın da yenilenmiş olmasının verdiği şaşırtıcılık duygusunu hissediyorum. Açıkçası yeniyi yakalamak, yeni medya, dijitalleşme, trendleri ve dünyayı ana akım unsurları izleme yönüyle takdir edilesi bir vizyonun meyvesi olarak görüyorum.
Merak duygusu, çapraz okumalar ve bir hedef için kağıda dokunmak, satır aralarında işe yarayabilecek metinlere odaklanmak.. Özlenebilecek duygular. Ve umarım özleyecek kadar uzaklaşmam.
Yüksek lisans notlarını paylaşmaya devam edeceğim. Şimdilik bunlarla yetineyim. Merak ettikleriniz, kendi düşünceleriniz için yorumlar bölümünü kullanabilirsiniz.